Çerez Örnek

Proje Özeti

Sisam (Samos) Adası kuzeyinde 30 Ekim 2020 tarihinde meydana gelen 6.9 büyüklüğündeki deprem İzmir’ de büyük hasar oluşturmuştur. Ana şokla birlikte Bayraklı içesinde 17 binanın yıkılması sonucu 117 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Depremin en fazla hasara yol açtığı Bayraklı ilçesinin deprem merkez üssüne 70 km uzaklıkta olması İzmir kent merkezinden geçen ya da daha yakın diri faylardan birinde meydana gelecek bir depremin olası etkilerini akla getirmiştir. Yaklaşık 40 km uzunluğuyla İzmir kent merkezinden geçen en önemli fay İzmir fayı (İF)’ dır. Günümüze değin yapılan çalışmalar şehirleşmenin çok yoğun olduğu kent merkezinden geçen İzmir fayı (İF) ve çevresinde, fay hakkında bilgi sağlayacak saha çalışmalarının mümkün olmadığını göstermiştir. Bu nedenle faya ve fayın depremselliğine dair bilgiler kısıtlıdır. Aşırı kentleşmenin engel olduğu saha (arazi) çalışmalarının alternatif yöntemlerle yapılması büyük önem arz etmektedir. Toprak gazı ölçümleri, 1 cm çapında ve 1 m uzunluğunda bir mil (prob) ile küçük bir toprak parçası (parklar, okul bahçeleri, yeşil alanlar vs) üzerinde çalışmayı mümkün kılması sebebiyle saha (arazi) çalışmaları engelini ortadan kaldırmaktadır. Bu özelliğiyle toprak gazı ölçümleri aşırı şehirleşmenin olduğu metropollerde yer altından salınan gazlar vasıtasıyla doğal süreçler hakkında bilgi sağlamaktadır. Fay hatları ve fay zonları göreli olarak yüksek geçirgenlik değerlerine sahip olduklarından CO2, He, H2, Rn, CH4, N2 gibi karasal olarak üretilen gazların atmosfere kolayca çıkarılabilirler. Gazların göçü fay kırıklarında belirgin olmakla beraber yer kabuğu hareketlerinden (sıkışma/gevşeme) oldukça fazla etkilenmektedir. Bu sebeple toprak gazındaki bu gazlar gömülü ve tanımlanmamış fayların tespit edilmesi ve depremlerin ön kestirimi gibi birçok bilginin üretilmesinde kullanılabilmektedir. Bu izleyiciler arasında radon gerek bir soy gaz olması gerekse de uranyum bozunum serisinin bir ürünü olarak yer kabuğunda sürekli üretilip atmosfere göç etmesi sebebiyle öne çıkmaktadır. Soy gaz olduğu için kimyasal bileşik oluşturmayan radonun toprak gazındaki konsantrasyonları yer kabuğu hareketleri gibi fiziksel değişimlerden etkilenmektedir. Radonun çok uzun mesafelere göçü ise CO2 gibi taşıyıcı gazlarla olmaktadır. Bu sebeple Radon (222Rn) ve CO2 faylanma ve depremsellik gibi jeodinamik süreçlerin anlaşılması için birlikte kullanılmaktadır. 

Önerilen bu projede toprak gazı ölçümleri diri fay olarak kabul edilen İzmir fayında fay boyunca ve fayın iki segmenti arasında (Balçova-Narlıdere ve Pınarbaşı segmentleri) depremsellik açısından farklılıkları belirlemede kullanılacaktır. Uygulanacak yöntem (toprak havasındaki gazların konsantrasyonlarının yerinde ölçümlerle belirlenmesi) bilinen, güvenilir ve yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir. Projede ise günümüze kadar kullanıldığından farklı bir hedefe ulaşmak amacıyla kullanılacaktır. 


Ege Üniversitesi

EGE ÜNİVERSİTESİ